İstanbul Kaç °C?
Bir kış sabahıydı. İstanbul, sabahın erken saatlerinde, nehrin üstünde beliren ince sisle sarılmıştı. Soğuk, bir hıçkırık gibi şehri sararken, o sabahın ilk ışıkları, her yeri yavaşça aydınlatıyordu. Hava, kışın en keskin haliyle kendini hissettiriyor, ama içimde bambaşka bir sıcaklık vardı. Bir an, havanın soğukluğuna rağmen, sanki kalbim ısınmış gibiydi. Bir yürüyüş yapmak istedim. Havanın gerçek sıcaklığını değil, ruhumun sıcaklığını hissetmek için…
O sabah İstanbul’da, sıcaklık sadece dışarıda değil, insanlarda da vardı. Hem içimizi ısıtan, hem de donma noktasına getiren bir sıcaklık. Çünkü bu şehir, her zaman kalpleri farklı bir biçimde etkilerdi.
Bir Yoldaş: Efe’nin Çözüm Arayışı
Efe, İstanbul’un serin sabahını umursamadan yürüyen adamlardandı. Soğukta bile sadece bir montla dolaşır, hiçbir şeyi dert etmezdi. Onun için çözüm her şeyin önündeydi. Her zorluğun bir çözümü vardı, ve Efe, her zaman o çözümü bulur, başkalarına da gösterirdi. O sabah da öyle yapmıştı; karşısındaki problem, sadece havadan ibaret değildi. Bir arkadaşının İstanbul’a gelmesi gerekiyordu, ama tren gecikmişti. Efe’nin gözlerinde endişe yoktu; o, çözüm üretmeye odaklanmıştı. “Beni takip et,” dedi, ve elini cebine sokarak, kaybolan zamanın telafisi için harekete geçti.
Efe, her zaman çözüm odaklıydı. Bir sorun var mıydı? Hemen çözümünü bulur, üstesinden gelirdi. Yolları, yönleri, ulaşım araçlarını hemen aklında çözerek, herkese bir çıkış yolu gösterirdi. Bu sabah da, çok sevdiği arkadaşına, ulaşım zorluğu yüzünden kaybolan zamanını telafi etmek için gereken çözümü bulmuştu. Ama bir şeyi fark etmişti: bu kadar hızlı ve pratik bir çözüm bile bazen insanın içindeki duyguları donduramazdı.
Bir Diğer Yoldaş: Zeynep’in Empatisi
Zeynep, İstanbul’un soğuk sabahlarında bile insanları sarıp sarmalayacak bir sıcaklık taşırdı. Soğuk bir günde, ona bir şeyler sorarken sesindeki tını, bir yelkenli gibi rüzgarla dans ederdi. Zeynep’in gözleri, her zaman birilerine içten bir sıcaklık gönderirdi. O sabah da Efe’nin yanında yürürken, bir an durdu, şehre ve etrafındaki insanlara göz attı. Hava ne kadar soğuk olursa olsun, şehri sarmalayan soğuk, birinin içindeki sıcaklığı engelleyemezdi.
Efe’nin aksine, Zeynep sorunun kaynağına inmeyi, başkalarının ruh halini anlamayı tercih ederdi. “Birinin yolda kaldığını düşündüm,” dedi. “Bazen çözüm sadece sorunu ortadan kaldırmak değil, sorunun içinde kaybolanları görmektir.” Zeynep, bazen çözümün bir yolculuk olduğuna inanırdı, sadece varmak değil, yolda olmak gerekirdi. Efe’nin pratik yaklaşımına karşılık, Zeynep’in ilişkisel bakışı, başkalarının duygusal ihtiyaçlarını anlamak üzerine kuruluyddu.
Efe çözüm üretirken, Zeynep insanları anlamak isterdi. Herkesin içinde yaşadığı bir dünya vardı ve bu dünyanın her köşesinde birinin bekleyen duygusal ihtiyaçları vardı. O sabah Zeynep, havanın soğukluğuna aldırmaksızın, Efe’ye bir soru sordu: “Gerçekten her sorunu çözmeye mi çalışıyorsun, yoksa bazen sadece insanların kendilerini ifade etmelerine izin mi vermelisin?”
Birleşen Yollar: İstanbul’un Sıcaklığı
İstanbul’un soğukluğu bir yere kadar kalpleri dondurur, ama şehirde her zaman bir sıcaklık vardır. Efe’nin çözüm arayışı ile Zeynep’in empatisi bir noktada birleşti. Zeynep, Efe’ye bir şeyler gösterdi, çözümün bazen “duymak” olduğuna dair, ve Efe de Zeynep’e zamanın kıymetini hatırlattı. Çünkü bazen sorunların çözümü sadece çözüm bulmaktan ibaret değildi; bazen sadece bir an durup dinlemek, sorunun kendisini değiştirebilirdi.
O sabah İstanbul’da, birbirlerinden farklı ama bir arada var olan iki farklı bakış açısı vardı. Efe’nin çözümcü, stratejik yaklaşımı ile Zeynep’in empatetik, ilişkilere dayalı bakışı birleştiğinde, İstanbul’un soğukluğu bile sıcak bir hal almıştı. Şehir, her ikisinin de içindeki sıcaklığı bulmalarına, birbirlerine yaklaşımlarını yansıtmalarına olanak tanıyordu.
Bazen şehrin içindeki soğukluğu, içimizdeki sıcaklıkla aşmak gerekir. Zeynep gibi insanları anlamaya çalışarak, Efe gibi çözüm üretmeye odaklanarak…
İstanbul’un sıcaklığını sadece hava durumu olarak mı görüyorsunuz? Ya da belki, soğuk bir günde, gerçekten içsel sıcaklığı hissedebileceğimiz o anları buluyor musunuz? Yorumlarınızı paylaşarak, bu hikayeye dair kendi bakış açınızı benimle paylaşmanızı çok isterim.